Yürürlükte olmayan hukuka ne denir ?

Emirhan

New member
“Yürürlükte Olmayan Hukuk: Arşivde Tozlanmış Adalet”

Bir sabah uyanıyorsun, kahveni eline alıyorsun, internette gezinirken bir başlık çarpıyor gözüne: “Yürürlükte olmayan hukuk nedir?” İlk tepki genelde şöyle oluyor: “Yani... hukuk yürümüyor mu?” Keşke o kadar basit olsaydı! Bazı yasalar var ki, artık kimse onlara itibar etmiyor; tıpkı eski sevgilinin Netflix şifresi gibi: hâlâ kayıtlı ama artık işe yaramıyor. İşte o yasalar, yürürlükten kalkmış, yani “artık yürümeyen” yasalar oluyor. Hukuk dünyasının zombileri gibi: varlar ama yoklar.

“Bir Zamanlar Yürüyen Yasalar”

Yürürlükte olmayan hukuk, teknik olarak “mülga” (yani kaldırılmış, yürürlükten çıkarılmış) hukuk olarak bilinir. Ama bu kuru tanım bir forumun ruhuna yetmez, değil mi? Çünkü bu yasalar aslında zamanında önemli roller oynamış, toplumu şekillendirmiş, bazen korumuş, bazen de fazlaca karışmış metinlerdir. Şimdi ise tarihin tozlu raflarında, arşivlerde PDF formatında yaşayıp gidiyorlar.

Tıpkı 90’ların unutulmuş moda akımları gibi: düşük bel pantolonlar geri geldi ama 1926 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun bazı maddeleri hâlâ bir yerlerde bekliyor olabilir. Yani bazen “yürürlükten kalkmış” demek bile riskli; çünkü Türkiye’de hukuk, tıpkı eski mahalle dedikodusu gibi, kolay kolay tamamen kaybolmuyor.

“Erkek Mantığı vs. Kadın Sezgisi: Hukukta Cinsiyet Olur mu?”

Forumlarda sık sık şu tartışmayı görürsün: “Erkekler kuralları uygulamaya çalışır, kadınlar ise kuralları anlamaya.” Bu cümle hem mizah taşır hem de biraz gerçeği. Mesela yürürlükte olmayan bir yasa karşısında bir erkek karakteri düşünelim: adı diyelim ki Emre. Emre Google’a yazıyor: “Mülga kanunla işlem yapılabilir mi?” On dakika sonra bir tablo, üç kaynak, iki forum linkiyle geliyor: “Yürürlükte değilmiş kardeşim, mevzu kapandı.”

Şimdi aynı durumda Elif’i düşünelim. Elif, olaya duygusal değil ama empatik yaklaşır: “Peki bu yasa neden kaldırılmış, kimleri etkilemiş, hangi dönemde hangi toplumsal yaraya merhem olmuştu?” der. Sonra hikâyeyi anlamaya çalışır, hukukla insan arasındaki bağı kurar. İşte bu fark, cinsiyet klişesi değil; bakış açısı çeşitliliğidir. Hukuku sadece maddeler değil, insanlar yaşatır.

“Bir Kanun Neden Emekli Olur?”

Her kanunun bir ömrü vardır. Bazıları genç ölür — daha uygulanmadan değiştirilir. Bazıları ise yaşlanır ama hâlâ inatla yürür. Fakat bir noktada toplum değişir, değerler dönüşür, teknoloji hayatı altüst eder ve bazı yasalar artık çağ dışı kalır.

Bir örnek düşünelim: 20. yüzyılın başında “posta güverciniyle haberleşme düzeni” hakkında bir yasa yapılmış olsaydı, bugün kimse o kanunu ciddiye almazdı. Çünkü artık WhatsApp var, emoji var, hatta yapay zekâ bile var. İşte yürürlükten kaldırılan hukuk, bir anlamda zamana yenik düşmüş yasaların hatıra defteridir.

Ama ilginçtir, bazen bu “ölü yasalar” hâlâ etkisini gösterir. Mesela bazı yönetmelikler kaldırılmış olsa da, yıllar sonra bir mahkeme kararı o eski kurala referans verir. Çünkü hukuk, geçmişle sürekli diyalog halindedir. Bu yüzden yürürlükte olmayan hukuk, tamamen ölü değil; bazen hortluyor, ama iyi niyetle!

“Forumun Klasik Sorusu: ‘Yasalar da İnsan Gibi Eskir mi?’”

Elbette! Her yasa kendi döneminin zihniyetini taşır. Mesela 1800’lerde çıkarılan bir yasa “kadının mülkiyet hakkı yoktur” diyorsa, o dönemin sosyal anlayışını yansıtır. Bugünse o yasa yürürlükte değildir; çünkü toplum değişmiştir.

Burada asıl mesele şu: Bir yasa eskidi diye tamamen silinmeli mi, yoksa tarihsel belge olarak yaşatılmalı mı? Bu sorunun cevabı hem hukukçular hem de tarihçiler için farklıdır. Bir hukukçu, “uygulanmayan yasa gereksizdir” derken; bir tarihçi, “o yasa dönemin adalet anlayışını gösterir” der.

Dolayısıyla yürürlükte olmayan hukuk, sadece kaldırılmış maddeler değil; geçmişin adalet arayışının izleridir.

“Gerçek Hayattan Mizahi Bir Senaryo”

Bir gün Selim adında bir mühendis, eski bir yönetmeliğe dayanarak belediyeye dilekçe verir. Yönetmelik 1974 tarihli, ama o bilmez. Görevli memur gülümser:

— “Beyefendi o yönetmelik 2003’te mülga oldu.”

Selim şaşırır: “Ama ben internetten buldum, PDF’si duruyordu!”

Memur kahkaha atar: “İnternette ‘Titanic 2 geliyor’ haberi de duruyor, ama gemi yine batıyor.”

Bu sahne sadece komik değil; aynı zamanda dijital çağın hukukla sınavını da anlatır. Bilgiye erişim kolaylaştı ama doğrulama kültürü geride kaldı. Yürürlükte olmayan bir yasayı bulmak kolay; ama onun gerçekten geçerli olup olmadığını anlamak hâlâ araştırma, dikkat ve sağduyu gerektiriyor.

“E-E-A-T Perspektifinden Bakalım”

E-E-A-T (Deneyim, Uzmanlık, Yetkinlik, Güven) ilkeleri açısından yürürlükte olmayan hukukla ilgili bilgi paylaşmak ciddi sorumluluk ister. Çünkü eski yasalar hakkında yanlış bilgi vermek, hem hukuki hem etik risk doğurur.

Bir hukukçu için deneyim, hangi kanunun hâlâ geçerli olduğunu sezebilmekle başlar. Uzmanlık, o kanunun hangi toplumsal bağlamda kaldırıldığını anlamaktır. Yetkinlik, bunu sade bir dille anlatabilmektir. Güven ise, bunu forum gibi samimi ortamlarda bile manipüle etmeden yapabilmektir.

Bu yüzden, “yürürlükte olmayan hukuk” başlığı altında mizah yapsak da, aslında arka planda ciddi bir toplumsal bilinç vardır.

“Sonuç: Hukuk Bazen Güler Yüz İster”

Hukuk çoğu insana sıkıcı gelir; çünkü madde, fıkra, bent gibi kelimelerle doludur. Ama yürürlükte olmayan hukuk bize şunu hatırlatır: Adalet de, tıpkı insanlar gibi, değişir, gelişir, bazen de unutulmak ister.

Bugün gülerek konuştuğumuz bazı yasalar, zamanında büyük tartışmalar yaratmıştır. Yarın da bugünkü yasalar belki “eski moda” sayılacak. Peki bu kötü bir şey mi? Hayır. Çünkü hukuk yaşayan bir organizmadır. Ve tıpkı iyi bir forum başlığı gibi, sürekli tartışılır, gelişir, değişir.

Sonuçta, yürürlükte olmayan hukuk sadece geçmişin hatırası değil; bugünün hukukçusuna, yurttaşına ve meraklısına bir ders: “Her yasa bir dönemin aynasıdır. Ama aynaya her baktığında kendini değil, toplumu da görmeyi unutma.”