Yabancı Çalışanların Sigorta Primi Ne Kadar ?

Firtina

New member
“Yabancı Çalışanların Sigorta Primi Ne Kadar?”: Bir Hikâyenin İçinden Hayat, Emeğin Sessiz Bedeli

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Rakamların, mevzuatların, tabloların ötesinde bir hikâye… Çünkü “yabancı çalışanların sigorta primi” aslında bir formül değil, bir insan hikâyesidir.

Bu hikâyede iki karakter var: biri Mehmet, çözüm odaklı ve stratejik düşünen bir işletme sahibi; diğeri ise Elena, uzak bir ülkeden gelip Türkiye’de çalışmaya başlayan, duygusal zekâsı yüksek, içten bir kadındır.

Bir sigorta priminin, bir maaş bordrosunun ardında aslında nasıl bir yaşam mücadelesi, nasıl bir insanlık hikâyesi saklı olabilir diye hiç düşündünüz mü?

---

Mehmet’in Hesapları: Stratejinin İçinde Sıkışan Vicdan

Mehmet 42 yaşında, uzun yıllar inşaat sektöründe çalışmış, işini büyütmüş bir girişimciydi. Her zaman planlıydı; maliyetleri, vergileri, sigorta primlerini titizlikle hesap ederdi.

Bir gün yeni bir proje için birkaç yabancı çalışan alması gerekti. İnsan kaynakları ona “yabancı uyruklu işçilerin sigorta primi, Türk çalışanlarla aynı oranda uygulanıyor ama bazı ek yükler var” dediğinde, Mehmet hemen defterini açtı, kalemini eline aldı.

Yabancı çalışanların sigorta primi ne kadardı?

%34,5 oranında bir yük, işveren ve işçi payı olarak bölünüyordu. Ancak Mehmet’in hesabında bu rakam, kâğıt üzerinde sadece bir yüzdeydi.

Fakat bir şey vardı ki, o yüzde aslında insanların hayalleriyle, umutlarıyla ölçülüyordu.

O akşam Mehmet, ofisinin camından dışarı bakarken düşünmeye başladı:

> “Benim için bu, bir maliyet kalemi. Ama o insanlar için, belki bir ülkede güvende olmanın tek yolu…”

---

Elena’nın Hikâyesi: Uzaklardan Gelen Bir Kalbin Sigortası

Elena, Moldova’dan gelmişti. Türkiye’ye gelirken cebinde sadece bir çeviri uygulaması, bir de çocuklarının fotoğrafı vardı.

Bir tekstil atölyesinde çalışıyordu; sabahları erken gelir, elinde kahvesiyle “Günaydın, Mehmet Bey” derdi. Türkçesi aksanlıydı ama samimiydi.

Bir gün, maaş bordrosuna bakarken gözleri takıldı:

“SGK primi: 1.472 TL.”

O rakam ona güven veriyordu.

Çünkü memleketinden uzakta da olsa, bir sistemin içinde var olduğunu hissettiriyordu. “Bir gün hastalanırsam, belki yalnız kalmam,” diye düşündü.

Ama Elena’nın aklındaki soru şuydu:

> “Ben bu kadar vergi ödüyorum, peki gerçekten bu ülkenin bir parçası olabiliyor muyum?”

O, sistemin içindeki bir çalışan değil, aynı zamanda bir hikâyeydi; görünmeyen bir emeğin sembolüydü.

---

İki Zihin, İki Dünya: Strateji ile Empatinin Çatışması

Mehmet için sigorta primi, projenin sürdürülebilirliğiyle ilgili bir konuydu.

Elena içinse, aidiyet duygusunun ta kendisiydi.

Bir akşam ofiste yolları kesişti. Elena, çekinerek bir soru sordu:

> “Mehmet Bey, yabancı çalışanların sigortası da diğerleri gibi mi?”

Mehmet önce duraksadı, sonra dürüstçe cevap verdi:

> “Evet, ama işveren için daha fazla sorumluluk var. Bu sistem bazen bizi de zorluyor.”

Elena gülümsedi, “Ama iyi ki var,” dedi.

O cümle Mehmet’in kalbinde yankılandı. Çünkü o an anladı ki, “sigorta primi” bir gider kalemi değil, bir insanın varlık belgesiydi.

---

Kadınların Empatisi, Erkeklerin Stratejisi: Hayatın Dengesinde Bir Formül

Forumdaşlar, fark ettiniz mi?

Erkekler genellikle çözüme, hesaplamaya, sistem kurmaya odaklanıyor.

Kadınlar ise insanı merkeze alıyor; “Bu sistemin içinde kim var?” diye soruyor.

Bu iki bakış açısı birleştiğinde, toplumsal adaletin gerçek dengesi kuruluyor.

Mehmet artık sigorta hesaplarını yaparken, Elena’nın yüzünü hatırlıyordu.

Elena da maaş bordrosuna bakarken, Mehmet’in gayretini hissediyordu.

Bir işverenin stratejik aklıyla, bir çalışanın insani beklentisi aynı çizgide buluşmuştu.

---

Geleceğin Hikâyesi: Primlerin Arkasındaki İnsanlık

Yabancı çalışanların sigorta primi gelecekte sadece bir mevzuat konusu olmayacak.

Bu sistem, ülkelerin insan hakları anlayışını, ekonomik vicdanını ve kültürel olgunluğunu gösterecek.

Belki 10 yıl sonra, prim oranlarından çok “insanların sistemde nasıl hissedildiği” konuşulacak.

Bir kadın forumdaş belki şöyle yazacak:

> “Prim oranı değil, aidiyet oranı önemli.”

Bir erkek forumdaş da ekleyecek:

> “Maliyet hesaplanır, ama vicdanın faturası olmaz.”

Ve o zaman herkes anlayacak ki, sigorta primi sadece sosyal güvenlik değil, karşılıklı güven duygusunun matematiğidir.

---

Forumun Vizyoner Soruları

- Sizce gelecekte yabancı çalışanların sigorta sistemi tamamen eşitlenmeli mi, yoksa ülkeler arası farklar korunmalı mı?

- Erkeklerin stratejik yaklaşımı ile kadınların empatik sezgisi birleşirse, nasıl bir çalışma kültürü doğar?

- Primler sadece rakam mı, yoksa duygusal bir “güvende olma” hissi mi temsil eder?

- Siz hiç bir maaş bordrosuna bakıp “işte burada bir insanın hikâyesi var” dediniz mi?

---

Son Söz: Bir Bordronun Ardındaki İnsanlık

O gün Mehmet, Elena’nın maaş zarfını verirken şöyle dedi:

> “Elena, biliyor musun, senin sigortan aslında bizim ortak güvenimiz.”

Elena gülümsedi.

> “O zaman ikimiz de güvendeyiz, Mehmet Bey.”

İşte tüm sistemin özeti buydu.

Bir bordro, bir prim, bir rakam… ama arkasında iki yürek.

Ve belki de geleceğin sigorta sistemi, bu iki yüreğin hikâyesiyle şekillenecek:

Biri stratejinin, diğeri empatinin diliyle.

Ama ikisi de aynı cümlede buluşacak:

> “Sigorta, sadece çalışanın değil, insanlığın garantisidir.”