Pelé, mükemmelliğin kısaltması haline gelen bir isim

semaver

New member
Eski takım arkadaşı Tostão, Brezilyalı oyuncuların kendilerini kimliklerinden ayırmayı öğrendiklerini – pek çok kişinin para ve şöhret kazanmak için kullandığı takma adların, bireyi onu çevreleyen maniden korumak için bir tür engel haline geldiğini söyledi. Pelé üçüncü bir seviye ekledi: takma adı, ticari markası, büyüklük ve hatta mükemmellik ile değil, tartışılmaz, anlaşılması zor bir mükemmellik biçimiyle eşanlamlı hale geldi.

Tüm bunlar, tutarsız vurgulamalar dışında insanların gördükleri üzerine değil, duydukları, okudukları ve sözlü olarak aktardıkları şeyler üzerine inşa edilmişti. Rakipleri onunla yüzleştirmeye ve anlamsız olsun ya da olmasın binlerce, binlerce hayranı oyunlarına çekmeye yetti.

Elbette bu, karşılanması imkansız bir standart olabilirdi; Bu yüksek beklentileri tutarlı bir şekilde karşılaması Pelé için önemlidir.

İtalya defans oyuncusu Giacinto Facchetti, topla oynadıktan sonra “Topa kafa atmak için birlikte yukarı çıktık” dedi. “Daha uzundum, daha iyi zıpladım. Aşağı indiğimde şaşkınlıkla yukarı baktım. Pele hâlâ oradaydı, topa kafa tutuyordu. Sanki istediği kadar askıda kalabilirdi.” Facchetti’nin takım arkadaşı Tarcisio Burgnich daha temkinliydi. “Kendime onun da herkes gibi bir deri bir kemik olduğunu söyledim” dedi. “Yanılmışım.”

Benfica kalecisi Costa Pereira, Avrupa ve Güney Amerika şampiyonları arasındaki bir düello olan Kulüpler Dünya Kupası’nın habercisi olan 1962 Kıtalararası Kupa’da Pelé ile karşılaştı. “Koca bir adamı durdurmayı umarak geldim” dedi. “Geri kalanımızla aynı gezegende doğmamış birinin beni mahvettiğine inanarak ayrıldım.”

Bu statü, Pelé 1970 Dünya Kupası için Meksika’ya geldiğinde zaten kurulmuştu. Yapılması gereken her şeyi çoktan yapmıştı: bin gol atmıştı; sayısız rekor kırmıştı; Oyunu sonsuz merak anlarıyla süslemişti. O gelmiş geçmiş en büyük adamdı.

Ancak bu, milyonların onu, neredeyse ilk kez, sadece bulanık bir görünümde değil, tam, aşırı doygun renkte görebilmesi için ilk şanstı. Ellerinde Dünya Kupası ile takım arkadaşlarının omuzlarına yüklenmeden önceki son hareketi olan bu pas, özellikle muhteşem değildi. Özellikle karmaşık değildi. Ancak onu özel kılan, uzun ömürlü kılan zamanlamasıydı. Pele’nin zamanlaması mükemmeldi.