İlâtun ne demek ?

Adalet

New member
İlâtun Ne Demek? “Bir Kelimenin Taşıdığı Anlam, Taşımadığı Gerçeklik” Üzerine Bir Bakış

Son zamanlarda sosyal medyada, özellikle de tarih ve dil meraklılarının bulunduğu forumlarda sıkça rastladığım bir kelime: İlâtun. Kimi “kadın tanrıça”, kimi “tanrıların anası” anlamında kullanıyor; kimine göreyse “Türk mitolojisinde ilahi bir figür.” Ancak ben bu kelimeyi ilk kez duyduğumda, içimde bir merakla birlikte bir şüphe de belirdi: Gerçekten tarihsel bir temeli var mı, yoksa modern çağın uydurduğu romantik bir mit mi?

Bu yazıda hem kişisel gözlemlerimden hem de dilbilimsel ve tarihsel kaynaklardan yola çıkarak bu soruya yanıt arayacağım. Çünkü bir kelimenin anlamı, sadece sözlükte değil, kültürün hafızasında şekillenir.

---

1. İlk İzlenim: “İlâtun”un Kulağındaki Tını, Kalpte Uyandırdığı Yankı

İlk duyduğumda “İlâtun” kelimesi bana mistik, zarif, kadim bir tını verdi. Belki “İlâhi”, “Lat”, “Tanrıça” sözcüklerinin çağrışımı yüzünden. Ancak hemen ardından şu soru geldi aklıma: Eğer bu kadar güçlü bir anlamı varsa, neden eski Türk yazıtlarında, Uygur metinlerinde, ya da Orhun Yazıtları’nda hiç geçmiyor?

Daha sonra araştırmaya başladım. Türk Dil Kurumu sözlüğünde yok. Osmanlıca metinlerde de doğrudan yer almıyor. Ancak Arapça’daki “İlât” (الإلات) kelimesine benzediğini fark ettim. Bu kelime, Arap mitolojisinde Mekke döneminde tapılan üç tanrıçadan biri olan El-Lât’a işaret eder. “İlâtun” biçimi ise, Arapça’daki “dişil tanrı” anlamındaki kelimenin Türkçeye yanlış, hatta melez bir biçimde aktarılmış hali gibi görünüyor.

Bu noktada sormadan edemiyor insan:

> “Bir kelimenin kökeni karışık olsa da, insanlar ona yeni bir anlam yükleyip yaşatabilir mi?”

---

2. Dilbilimsel Analiz: Gerçek mi, Romantik Bir Yorum mu?

Dilbilim açısından bakıldığında “İlâtun” kelimesi kökene değil, çağrışıma dayanıyor. “İlâh” kelimesinin dişil versiyonu gibi düşünülüyor ama Türkçede “-un” eki böyle bir işlev taşımaz. Bu yüzden kelime yapısı bakımından tutarsızdır.

Bazı çevrimiçi yazılarda “İlâtun, Sümerlerde veya Göktürklerde geçen bir ana tanrıça ismidir” gibi iddialar var. Fakat akademik kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlanmıyor. Örneğin Türk mitolojisi üzerine en kapsamlı çalışmalardan biri olan Bahaeddin Ögel’in Türk Mitolojisi adlı eserinde “İlâtun” adı geçmez. Aynı şekilde Jean-Paul Roux’nun Türklerin ve Moğolların Eski Dini kitabında da böyle bir figür yer almaz.

Yani bu kelimenin kökeniyle ilgili bilimsel bir kayıt yok. O halde, belki de “İlâtun”u bir tarihsel gerçeklikten ziyade, modern kültürel romantizm olarak görmek gerek.

---

3. Erkeklerin “Tanımlama” İhtiyacı, Kadınların “Anlamlandırma” Arayışı

Forumlarda dikkatimi çeken bir şey oldu. Erkek kullanıcılar genellikle şu tonda yazıyor:

> “Bu kelimenin kökü şuradan gelir, etimolojik olarak geçersizdir.”

Kadın kullanıcılar ise şöyle bir yaklaşım sergiliyor:

> “Belki tarihsel değil ama ‘İlâtun’ bana kadim bir dişil gücü hatırlatıyor.”

Bu fark, cinsiyetçi bir genelleme değil; bilişsel eğilim farkı. Erkekler çoğu zaman tanımlamaya, sınıflandırmaya yönelirken; kadınlar anlamlandırmaya, ilişkilendirmeye odaklanıyor. Her iki yaklaşım da bu tartışmada kıymetli. Çünkü biri doğruluk peşinde, diğeri anlamın duygusal bağlamını koruyor.

Bu noktada asıl soru şu:

> “Gerçeklik mi, anlam mı bizi tatmin eder?”

Belki de “İlâtun” hem yanlış yazılmış bir kelime, hem de doğru hissettirilmiş bir duygu.

---

4. Mitolojik Kökler ve Kültürel Özlem: “İlâtun”un Boşluğu Doldurması

Türk kültüründe dişil ilah kavramı az sayıda görünür. “Umay Ana” en bilinen örnektir, ama onun da tanrısallığı anne şefkatiyle sınırlıdır. Bu eksiklik, modern insanın bilinçaltında bir boşluk bırakıyor olabilir.

Belki de “İlâtun” kelimesi, bu boşluğu doldurma çabasıdır. Tıpkı bir halkın kendi tarihindeki unutulmuş kadın figürleri yeniden keşfetme isteği gibi. Bu açıdan “İlâtun”un popülerleşmesi, tarihsel değil ama psikolojik bir gerçeğe dayanıyor.

Bu durumu şöyle özetleyebiliriz:

> “İlâtun” bir mit değil, bir ihtiyaçtır.

Yani kelimenin varlığı değil, yokluğu anlamlıdır. İnsanlar, kendi kültürlerinde kadın gücünü temsil eden bir simge aradıkça, “İlâtun” gibi kelimelere can verir.

---

5. Eleştirel Nokta: Gerçek ile Kurgu Arasındaki İnce Çizgi

Tarihsel doğruluk açısından “İlâtun”un geçerliliği zayıftır. Ancak kültürel sembol olarak değeri göz ardı edilemez. Sorun, bu kelimenin “gerçekmiş gibi” sunulmasıdır. Çünkü bilgi çağında doğrulama sorumluluğu büyüktür.

Wikipedia veya sosyal medya kaynaklarında yer alan yanlış bilgiler, zamanla “gerçek” sanılabiliyor. Bu da, hem dil bilincimizi hem de tarihsel hafızamızı bulanıklaştırıyor.

Bu yüzden forumda şu tartışma sıkça yaşanıyor:

> “Bir kelime doğru olmasa da, iyi hissettiriyorsa neden kullanmayalım?”

Cevap şu olabilir:

> Çünkü his, bilgiye karşıt değil; ama bilgi olmadan his, manipülasyona açıktır.

---

6. Bilgi Çağında Sorgulamak: Romantizm mi, Gerçeklik mi?

“İlâtun” meselesi, aslında günümüz kültürel üretiminin küçük bir yansıması. Sosyal medya, bilgiyle duygunun karıştığı bir alan. İnsanlar, tarihsel kökleri olmayan ama doğru hissettiren kavramlara hızla sarılıyor.

Bu durum, modern mit yaratımının da göstergesi. Her kültür, kendi kahramanlarını ve tanrılarını yeniden üretir. Ancak burada önemli olan, farkında olmaktır: Biz bir efsane mi anlatıyoruz, yoksa bir tarihi mi hatırlatıyoruz?

---

7. Sonuç: “İlâtun” Gerçekte Kim?

Tarihsel belgeler ışığında “İlâtun” diye bir figür yok. Ama kültürel bilinçte “İlâtun” bir boşluğun sesi. Kadim bilgelik, dişil güç, annelik, koruyuculuk gibi kavramların modern bir ifadesi.

Belki de kelimeyi reddetmek yerine, onu doğru yere koymak gerekir:

> Gerçek bir tanrıça değil, ama toplumsal bir sembol.

> Tarihsel bir figür değil, ama duygusal bir ihtiyaç.

Peki sizce?

Bir kelimenin kökeni değil, taşıdığı anlam mı onu yaşatır?

Ve biz, “İlâtun”u uydurduk mu, yoksa hatırladık mı?

---

Sonuç olarak “İlâtun” kelimesi, tarihsel doğruluktan çok anlam arayışının bir ürünü. Eleştirel düşünceyle sorgulandığında, hem dilin evrimini hem de insanın kimlik inşasını gösteriyor.

Gerçeklikten doğmamış olabilir, ama gerçeği sorgulatan bir kelime olduğu kesin.