(Artık) gerçek getirinin hangi araçta en epeyce olduğunu değil, hangisinde en az kaybın olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu durumun ortaya çıkmasındaki en temel niye ise bu araçlarda getirinin düşük olması değil. Enflasyonun yüksek olması. Enflasyon yükseldikçe de tasarruf etmenin gdolayısü daha da artıyor.
Bana ne bu datalardan, ben esasen zar güç geçiniyorum diyebilirsiniz.
Bana ne yatırım araçlarının getirisinden, ben ayın sonunu güç getiriyorum diyebilirsiniz.
Yerden göğe de haklısınız.
Ancak aslına bakarsan binbir kuvvetlikle yapılan tasarrufların enflasyon karşısında eridiği bir ortamda, tasarrufların bu türlü olumsuz bir yatırım ortamı ile karşı karşıya kalması hepimizi ilgilendiriyor.
niye ilgilendirsin ki diyebilirsiniz?
Tasarrufların getirisinin enflasyona karşı ezildiği, meblağların ise gün gün arttığı bir ortamda tüketim eğilimi ister istemez artıyor. Tüketimin artması ise fiyatlar ve ötürüsıyla enflasyon üstündeki baskıyı arttırıyor.
İktisatta birfazlaca istikrarın de olumsuz etkilenmesine niye oluyor.
Yakın geçmişe kadar TL cinsinden getiri bu türlü negatif kaldığı için tasarruf sahipleri dövize dönmeyi tercih ediyordu. Kur muhafazalı mevduat ve art kapı satışları ile dövizdeki artış da büyük ölçüde durduruldu. Hal bu biçimde olunca Türkiye’de tasarruf yapmayı cezalandıran bir sistemimiz oldu.
Bu durum ise sürdürülebilir değil.
Bilhassa kur muhafazalı mevduatta biriken fiyatın 600 milyar TL’yi (45 milyar dolar) bulduğunu düşünürsek kırılganlığımızın boyutu da ortaya çıkıyor. Mevcut negatif gerçek getiri ortamında her an bu kaynağın kıymetli bir kısmının dövize dönmesi ihtimal, karşı karşıya olduğumuz riski büyütüyor.
Bunun üzerine cari açıktaki artışa paralel olarak artan döviz gereksinimi ve dış borç ödemeleri de uğraşı.
Güç bir yaza hakikat gidiyoruz.
Turizmde de beklenti gerçekleşmezse hükümetin hesapları tümden şaşabilir.
İşte asıl bu biçimde canımız epey yanar…
Muharririn KARAR’daki “Risk büyüyor” başlıklı makalesinden alıntıdır
TAHLİL: KKM artıyor, DTH azalıyor, yabancı DİBS aldı
TCMB anketi: Yıl sonu enflasyonu yüzde 46.5, dolar 16.85
Doç Dr Cihan Bolgün: Herkes Sarfiyat Mersin’e Biz Gideriz Bilakis
Bana ne bu datalardan, ben esasen zar güç geçiniyorum diyebilirsiniz.
Bana ne yatırım araçlarının getirisinden, ben ayın sonunu güç getiriyorum diyebilirsiniz.
Yerden göğe de haklısınız.
Ancak aslına bakarsan binbir kuvvetlikle yapılan tasarrufların enflasyon karşısında eridiği bir ortamda, tasarrufların bu türlü olumsuz bir yatırım ortamı ile karşı karşıya kalması hepimizi ilgilendiriyor.
niye ilgilendirsin ki diyebilirsiniz?
Tasarrufların getirisinin enflasyona karşı ezildiği, meblağların ise gün gün arttığı bir ortamda tüketim eğilimi ister istemez artıyor. Tüketimin artması ise fiyatlar ve ötürüsıyla enflasyon üstündeki baskıyı arttırıyor.
İktisatta birfazlaca istikrarın de olumsuz etkilenmesine niye oluyor.
Yakın geçmişe kadar TL cinsinden getiri bu türlü negatif kaldığı için tasarruf sahipleri dövize dönmeyi tercih ediyordu. Kur muhafazalı mevduat ve art kapı satışları ile dövizdeki artış da büyük ölçüde durduruldu. Hal bu biçimde olunca Türkiye’de tasarruf yapmayı cezalandıran bir sistemimiz oldu.
Bu durum ise sürdürülebilir değil.
Bilhassa kur muhafazalı mevduatta biriken fiyatın 600 milyar TL’yi (45 milyar dolar) bulduğunu düşünürsek kırılganlığımızın boyutu da ortaya çıkıyor. Mevcut negatif gerçek getiri ortamında her an bu kaynağın kıymetli bir kısmının dövize dönmesi ihtimal, karşı karşıya olduğumuz riski büyütüyor.
Bunun üzerine cari açıktaki artışa paralel olarak artan döviz gereksinimi ve dış borç ödemeleri de uğraşı.
Güç bir yaza hakikat gidiyoruz.
Turizmde de beklenti gerçekleşmezse hükümetin hesapları tümden şaşabilir.
İşte asıl bu biçimde canımız epey yanar…
Muharririn KARAR’daki “Risk büyüyor” başlıklı makalesinden alıntıdır
TAHLİL: KKM artıyor, DTH azalıyor, yabancı DİBS aldı
TCMB anketi: Yıl sonu enflasyonu yüzde 46.5, dolar 16.85
Doç Dr Cihan Bolgün: Herkes Sarfiyat Mersin’e Biz Gideriz Bilakis