İkonik Peekaboo çantasının yeni kutlamasının bir modülü olarak Fendi, ünlü direktör ve konutun uzun vakittir dostu olan, Luca Guadagnin ile markanın saygısız hayal gücünü ve kuvvetli bayanlığını tıpkı anda keşfeden bir kısa sinema yarattı.
Guadagnino, “Fendi’nin bir kesimi olduğumu hissediyorum” diyor. “Fendi ile fazlaca yakın arkadaşım; muhakkak bir marka olarak lakin en kıymetlisi, şirketin temel direkleri olan insanların bir arkadaşı olarak. Markayla hayli derin bir bağ hissediyorum. Annem 70’li ve 80’li senelerda Fendi giyerdi, bu yüzden Fendi’nin logosu, materyallerinin çeşidi, kalitesi ve tasarımı her vakit hayal gücümün bir kesimi oldu.”
Adwoa Aboah’ı, Fendi’nin Palazzo della Civiltà Italiana’sının merdivenlerine kararlı bir biçimde varmadan evvel, Roma çatılarının üzerinde uçan, harika hanımın modaya uygun bir enkarnasyonu olarak tasvir eden sinema, meskenin esprili karakteristiğiyle dolu. Bu da markanın gibir dahan bayanların güçlendirilmiş özerkliğini açıkça savunduğu tarafını yansıtıyor.
Guadagnino, “Fendi’nin DNA’sı Roma olduğu için, şüphesiz Roma hakkında konuştuk lakin hususumuz Roma’da olmak yerine, Roma’nın üzerinde olmak” diye devam ediyor. “Filmin merkezindeki Peekaboo çantasının antik kentin üzerinde uçan Adwoa’nın gerisindeki büyülü şoför olması üzere bir hafifçelik fikrine sahiptik.” diyor.
2008’deki başlangıcından bu yana, Peekaboo, Fendi’nin doğuştan gelen mizah anlayışıyla eşleştirilen olağanüstü Roma işçiliğinin ayırt edici bir tabiri olarak hareket etti. Mimari formu, çantanın titizlikle tasarlanmış yapısının ortaya çıkardığı yumuşak, esnek bir iç yeri gizler: “peek-a-boo , Seni görüyorum.” Silvia Venturini Fendi, “Kişinin çantası sırlarla doludur ve bu niçinle Peekaboo fikri açık olarak giyilebilen bir çantadır” diye açıklıyor. “Bence bir Peekaboo taşımak, saklanmaktan korkmayan hayli kuvvetli, kuvvetli ve yetkilendirilmiş bir insan hakkında bir şeyler söylüyor. İki bölmesi var; biri size yakın ve kapalı tutabileceğiniz, oburu ise dünyaya kendinizden bir şeyler göstermeyi seçebileceğiniz.”
Bu karakter, hem ekranda birebir vakitte ekran haricinde Adwoa Aboah tarafınca tam olarak somutlaştırılmış. Model, oyuncu ve savunucu, Fendi hanımının bir örneği… Doğaüstü bir biçimde Peekaboo’nun gücüyle yüklü olan sinemada, Dünya’ya inmedilk evvel özgür bir çarçabuk Roma çatılarının üzerinde süzülerek, atlayarak düş üzere bir fantezi yaşıyor ve kendi mukadderatını belirliyor.
Kim Jones, “Fendi hanımı güçlendi: kendi yarattığı biri” diyor. Burada, markanın tam kalbinde yer alan bu his bir daha kutlanıyor.
Guadagnino, “Fendi’nin bir kesimi olduğumu hissediyorum” diyor. “Fendi ile fazlaca yakın arkadaşım; muhakkak bir marka olarak lakin en kıymetlisi, şirketin temel direkleri olan insanların bir arkadaşı olarak. Markayla hayli derin bir bağ hissediyorum. Annem 70’li ve 80’li senelerda Fendi giyerdi, bu yüzden Fendi’nin logosu, materyallerinin çeşidi, kalitesi ve tasarımı her vakit hayal gücümün bir kesimi oldu.”
Adwoa Aboah’ı, Fendi’nin Palazzo della Civiltà Italiana’sının merdivenlerine kararlı bir biçimde varmadan evvel, Roma çatılarının üzerinde uçan, harika hanımın modaya uygun bir enkarnasyonu olarak tasvir eden sinema, meskenin esprili karakteristiğiyle dolu. Bu da markanın gibir dahan bayanların güçlendirilmiş özerkliğini açıkça savunduğu tarafını yansıtıyor.
Guadagnino, “Fendi’nin DNA’sı Roma olduğu için, şüphesiz Roma hakkında konuştuk lakin hususumuz Roma’da olmak yerine, Roma’nın üzerinde olmak” diye devam ediyor. “Filmin merkezindeki Peekaboo çantasının antik kentin üzerinde uçan Adwoa’nın gerisindeki büyülü şoför olması üzere bir hafifçelik fikrine sahiptik.” diyor.
2008’deki başlangıcından bu yana, Peekaboo, Fendi’nin doğuştan gelen mizah anlayışıyla eşleştirilen olağanüstü Roma işçiliğinin ayırt edici bir tabiri olarak hareket etti. Mimari formu, çantanın titizlikle tasarlanmış yapısının ortaya çıkardığı yumuşak, esnek bir iç yeri gizler: “peek-a-boo , Seni görüyorum.” Silvia Venturini Fendi, “Kişinin çantası sırlarla doludur ve bu niçinle Peekaboo fikri açık olarak giyilebilen bir çantadır” diye açıklıyor. “Bence bir Peekaboo taşımak, saklanmaktan korkmayan hayli kuvvetli, kuvvetli ve yetkilendirilmiş bir insan hakkında bir şeyler söylüyor. İki bölmesi var; biri size yakın ve kapalı tutabileceğiniz, oburu ise dünyaya kendinizden bir şeyler göstermeyi seçebileceğiniz.”
Bu karakter, hem ekranda birebir vakitte ekran haricinde Adwoa Aboah tarafınca tam olarak somutlaştırılmış. Model, oyuncu ve savunucu, Fendi hanımının bir örneği… Doğaüstü bir biçimde Peekaboo’nun gücüyle yüklü olan sinemada, Dünya’ya inmedilk evvel özgür bir çarçabuk Roma çatılarının üzerinde süzülerek, atlayarak düş üzere bir fantezi yaşıyor ve kendi mukadderatını belirliyor.
Kim Jones, “Fendi hanımı güçlendi: kendi yarattığı biri” diyor. Burada, markanın tam kalbinde yer alan bu his bir daha kutlanıyor.