Ege Üniversitesi (EÜ) Su Eserleri Fakültesi Binbir Besin Konferans Salonu’nda “Dünyada Gastronomi Trendleri ve Yeni Türk Mutfağını İnşa Etmek” isimli söyleşi düzenlendi. Söyleşiye konuşmacı olarak ünlü gastronomist Süleyman Dilsiz katıldı. EÜ Su Eserleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Sunlu ve Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Tolga Dinçer, Prof. Dr. Halil Şen’in katıldığı söyleşiye akademisyenler ve öğrenciler ağır ilgi gösterdi. Programda, Dilsiz, gastronomi trendleri, mutfağın sürdürülebilirliğiyle hakkında açıklamalarda bulundu.
Ülkenin israf oranlarına değinen Dilsiz, “Türkiye atık besin sıralamalarında 3’üncü sırada yer alıyor. Kişi başı 93 kilo atık üretiyoruz. Bu kadar kaynakların israf edildiği bir ortamda biz geleceği nasıl hazırlanırız? İnsan olarak şayet biz, bir sorunu hissediyorsak, bunu daima birlikte düşünmemiz lazım. Gastronomide sürdürülebilirlik konusu benim için gerçekten ulusal güvenlik sorunu argümanı olabilecek kadar kuvvetli bir argümandır. İsraf okuryazarlığını önemsememiz gerekiyor. Mutfakta yok yoktur, her şeyin alternatifi vardır. Besinlerin alternatifini bildiğimiz sürece israfı da önleriz” dedi.
“Mutfakta yeniliklerin olması gerekir”
Yemek yapmanın beşere yeterli geldiğini tabir eden Dilsiz, “İnsanlara keyifli olması için ne yapsın teklifinde öncelik yemek yapmayı öğrensinler oluyor. Zira yemek yaptığınız vakit yalnızca siz memnun olmuyorsunuz, yedirdiğiniz beşerler da keyifli oluyor. Paylaştığınız için memnun oluyorsunuz” diye konuştu. Mutfakta yeniliklerin olması gerektiğini vurgulayan Dilsiz, “İnsanın kendi kendine yetebilmesi kadar verilecek daha yeterli eğitim yok. Zira bu, özsaygı demek, özgüven demektir. Mutfakta ne kadar biz yeni şeyler denersek aslında yeniliği o kadar hayatımıza dahil etmiş oluruz” diye konuştu.
Türk mutfağının hayatış olduğu mobbing konusuna dikkat çeken Dilsiz, “Yoğurt Yunancada ‘y’ harfi olmamasına karşın dünyada Greek yoghurt olarak markalaştı. Özümüzden uzaklaşmamalı sahip çıkmalıyız ” dedi. Mutfağın hayata tesir ettiğinin altını çizen Dilsiz, “Mutfak, ailenin kaynaşabildiği tek yerdir. Aile içerisinde anne dizisini izliyor, baba bilgisayarıyla ilgileniyor, çocuk oyun oynuyor ötürüsıyla ailenin kaynaşabileceği tek alan mutfak oluyor. Bunun için mutfak hayatın kalbidir. Mutfağı ihmal eden kendini ihmal eder, kendini ihmal eden geleceği ihmal eder” dedi.
“Gastronomide arşivlemek, kaydetmek önemlidir”
Söyleşide konuşan Dekanı Prof. Dr. Sunlu, “Toplum olarak en büyük problemimiz yaptığımız şeye sahip çıkmamak. Zira dökümante muhakkak edemiyoruz. Arşivlemek, kaydetmek kıymetlidir. Gastronomi için de bu fazlaca değerli. Bu hem su eserleri gastronomisi açısından birebir vakitte Türkiye’nin klâsik lezzetlerinin milletlerarası tescili açısından değerli. Yoğurt bütün lisanlara Türkçe ’den geçmiş bir söz, lakin buna sahip çıkabilmek de kıymetli. En büyük kültürel miras, toplumsal ve toplumsal mirastır. Bu kültürün mirasçıları olarak buna sonuna kadar sahip çıkacağız” diye konuştu. Su Eserleri Gastronomisinin kıymetine değinen Dekan Sunlu, bu hususta aktivitelerin Fakültede artarak devam edeceğini belirtti.
Söyleşi sonunda Dekan Prof. Dr. Sunlu, Dilsiz’e iştiraklerinden dolayı “Teşekkür Belgesi” verdi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Ülkenin israf oranlarına değinen Dilsiz, “Türkiye atık besin sıralamalarında 3’üncü sırada yer alıyor. Kişi başı 93 kilo atık üretiyoruz. Bu kadar kaynakların israf edildiği bir ortamda biz geleceği nasıl hazırlanırız? İnsan olarak şayet biz, bir sorunu hissediyorsak, bunu daima birlikte düşünmemiz lazım. Gastronomide sürdürülebilirlik konusu benim için gerçekten ulusal güvenlik sorunu argümanı olabilecek kadar kuvvetli bir argümandır. İsraf okuryazarlığını önemsememiz gerekiyor. Mutfakta yok yoktur, her şeyin alternatifi vardır. Besinlerin alternatifini bildiğimiz sürece israfı da önleriz” dedi.
“Mutfakta yeniliklerin olması gerekir”
Yemek yapmanın beşere yeterli geldiğini tabir eden Dilsiz, “İnsanlara keyifli olması için ne yapsın teklifinde öncelik yemek yapmayı öğrensinler oluyor. Zira yemek yaptığınız vakit yalnızca siz memnun olmuyorsunuz, yedirdiğiniz beşerler da keyifli oluyor. Paylaştığınız için memnun oluyorsunuz” diye konuştu. Mutfakta yeniliklerin olması gerektiğini vurgulayan Dilsiz, “İnsanın kendi kendine yetebilmesi kadar verilecek daha yeterli eğitim yok. Zira bu, özsaygı demek, özgüven demektir. Mutfakta ne kadar biz yeni şeyler denersek aslında yeniliği o kadar hayatımıza dahil etmiş oluruz” diye konuştu.
Türk mutfağının hayatış olduğu mobbing konusuna dikkat çeken Dilsiz, “Yoğurt Yunancada ‘y’ harfi olmamasına karşın dünyada Greek yoghurt olarak markalaştı. Özümüzden uzaklaşmamalı sahip çıkmalıyız ” dedi. Mutfağın hayata tesir ettiğinin altını çizen Dilsiz, “Mutfak, ailenin kaynaşabildiği tek yerdir. Aile içerisinde anne dizisini izliyor, baba bilgisayarıyla ilgileniyor, çocuk oyun oynuyor ötürüsıyla ailenin kaynaşabileceği tek alan mutfak oluyor. Bunun için mutfak hayatın kalbidir. Mutfağı ihmal eden kendini ihmal eder, kendini ihmal eden geleceği ihmal eder” dedi.
“Gastronomide arşivlemek, kaydetmek önemlidir”
Söyleşide konuşan Dekanı Prof. Dr. Sunlu, “Toplum olarak en büyük problemimiz yaptığımız şeye sahip çıkmamak. Zira dökümante muhakkak edemiyoruz. Arşivlemek, kaydetmek kıymetlidir. Gastronomi için de bu fazlaca değerli. Bu hem su eserleri gastronomisi açısından birebir vakitte Türkiye’nin klâsik lezzetlerinin milletlerarası tescili açısından değerli. Yoğurt bütün lisanlara Türkçe ’den geçmiş bir söz, lakin buna sahip çıkabilmek de kıymetli. En büyük kültürel miras, toplumsal ve toplumsal mirastır. Bu kültürün mirasçıları olarak buna sonuna kadar sahip çıkacağız” diye konuştu. Su Eserleri Gastronomisinin kıymetine değinen Dekan Sunlu, bu hususta aktivitelerin Fakültede artarak devam edeceğini belirtti.
Söyleşi sonunda Dekan Prof. Dr. Sunlu, Dilsiz’e iştiraklerinden dolayı “Teşekkür Belgesi” verdi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı